16 Mayıs 2013 Perşembe

Kongre Yaklaşırken Benim Başkan Adayım...

Trabzonspor başkanlık seçimleri yaklaşırken her ne kadar ortadaki resim net olmasa da sizlerle görüşlerimi paylaşmak istedim. Bu paylaşımın oy kullanacak olan delegelere karar vermeleri açısından fayda sağlayabileceği, en azından başka bir bakış açısıyla olaya derinlik katabileceği düşüncesindeyim.

BMN yönetim kurulu üyesi sıfatıyla değil Ender Kuyumcu olarak yazdığım bu görüşlerin BMN’nin resmi ve ortak görüşü olmadığını da belirtmek isterim.

Öncelikle şunu söylemek isterim ki Trabzonspor’u yönetmeye talip olan 5 adaydan hiçbirinin bu göreve layıkıyla hazırlandığını söyleyemem. Hazırlık aşamasında hepsinin sınıfta kaldığını söylemek de sanırım hiç birine haksızlık olmaz.

Adayların tümünün uzun süredir çalışmalarını devam ettirdiklerini söylemelerine rağmen hiçbirinin yönetim listesini açıklamamış olması bu söylemlerinde samimi olmadıklarını göstermektedir. Zaten samimi iseler ve bunca zamandır listelerini oluşturamamışsalar bu da Trabzonspor’u yönetemeyeceklerinin baş göstergesidir.

Siz eğer Trabzonspor’u yönetmeye adaysanız aylar öncesinden yönetiminizin hazır olması, yönetim içi görev dağılımın yapılmış olması, herkesin kendi alanında çalışmalara başlamış olması, Trabzonspor’un sorunları üzerinde projelerin üretilmiş olması ve çözüm yönünde adımların da atılmış olması gerekirdi ki samimiyetinize inanalım.

Örnek vermek gerekirse, bütün adaylar Trabzonspor’un çalınan Şampiyonluğunu geri getirmek ve 200 milyon TL’nin üzerindeki borçtan kurtulmak için gerekeni yapacaklarını söylüyor. Kusura bakmasınlar ama bu konuda konuşmaktan başka bir şey yaptıklarına inanmıyorum zira dedikleri gibi olsaydı şimdiye kadar çoktan Adalet mücadelesi için gerekli kurulları oluşturmuş, ulusal ve uluslar arası alanlarda gerekli çalışmalara başlamış olmaları gerekirdi ama bunları yapan bir aday yok.

Kulübün bütün mali verilerinin istenmiş, üzerinde çalışılmış, ödemelerin kaynakları ayarlanmış, bunlar belli bir takvime bağlanmış, gelir getirici ek kaynaklar yaratılmış bu yönde girişimler de sonuçlanmış olması gerekirdi ama ne yazık ki bu yönde de bir çalışma yok.

Hatta Trabzonspor’u teslim etmeyi düşündükleri teknik ekiple anlaşmaya varmış ve göreve geldikleri halde takımı emanet edecekleri ekipten Trabzonspor’un kalan maçlarını canlı izlemelerini ve raporlarını hazırlayıp eksik bölgelere yapılacak transferler için ön çalışmalara başlamaları istenmeliydi ama bunu yapan bir aday da yok.

Sadece bu üç temel unsura bakarak bile olsa adayların ödevlerini yapmadıkları ve kulübü yönetmeye hazır olmadıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Konuşmalar üzerinden değil de yapılan işler üzerinden gidecek olursak hiçbirinin yukarıda söylediklerime itiraz edecek argümanı olamaz.

Gelelim bireysel olarak değerlendirmeye…

Adayların hepsi çalınan şampiyonluğumuzun teslimi ve adaletin sağlanması için mücadele edeceklerini söylüyor. Peki hepsine ortak bir soru;

3 Temmuz 2011 tarihinden bu yana Trabzonspor’un çalınan haklarının temini adına ne yaptınız?

Hakan Kulaçoğlu ve İbrahim Hacıosmanoğlu’nun bu yönde TV ve gazetelerde çeşitli söylemleri ve tepkileri mevcut. Her ne kadar yeterli değilse de en azından kıblelerini belli ettiler.

Şahsım adına Metin Atasoy’u o dönemde tanımadığım için bir demeci ya da çalışması var mı bilmiyorum ama olsa eminim ki duyardım. Zira 3 Temmuz sabahından beri bütün zamanını bu davaya ayırmış bir kişi olarak yapılan ve yapılmayanların farkında olduğumu söylemek isterim.

Gelelim Şampiyonluğumuzu çalanların sponsorluğunu yapmakla meşgul olan ve çalınan o şampiyonluğun gasp edilmesine ve şikeci hırsızların kurtarılmasına önayak olan siyasi erkin adayına, yani Muharrem Usta’ya.

Muharrem Usta Trabzon Basket takımından ticari sebeplerle sponsorluğunu çekerken şampiyonluğumuzu çalanlara olan sponsorluğunu devam ettirmekte sakınca görmemiş bir iş adamı. Kendisi Medical Park işletmelerinin çok büyük bir firma olduğunu ve tür anlaşmaların da doğal olduğunu söylüyor.

Trabzonspor başkan adayı kıytırık şirketinin Trabzonspor’dan büyük olduğunu düşünüyor yani !!!

Aynı Muharrem Usta sponsor olduğu hırsızların şampiyonluğumuzu şike ve teşvik yoluyla çalmış olduğundan da rahatsız olmamalı ki onları maddi olarak desteklemekte de bir sakınca görmüyor . Şikecilere aktardığı paralarla Trabzonspor’un şampiyonluğunun çalındığının ya farkında değil ya da umurunda değil. Peki kendisine bir soru;

Trabzonspor başkanı seçilirse ve hırsızlara aktardığı sponsorluk paralarıyla yeni şikelerin yeni teşviklerin finansmanının sağlanmayacağını garanti edebiliyor mu?

Olası bir şampiyonluğumuzun aynı camia tarafından çalınması halinde maddi kaynak yaratarak payı olduğu için hiç sıkıntı duymayacak mı?

Aynı Muharren Usta’nın çok sevdiği Trabzonpor’a üye olma tarihi de ayrı bir fiyasko. Öyle bir fiyasko ki seçimlerde oy atmaya bile hakkı yok. Bu noktada şu soru da aklıma gelmiyor değil;

Kendine oy atamayacak olan bir adaya ben niye oy atayım ki?

Muharrem Usta’nın sunuluş ve ortaya çıkış hikâyesinin Nuri Albayrak’la olan benzerliğini bir tek ben görüyor olamam diye düşünüyorum.

Hepsinden önemlisi de Muharrem Usta’nın başkan seçilmesi halinde Şike sürecinin zamana yayılarak unutturulacağına ve kapatılacağına neredeyse adım kadar eminim.

Bütün bu düşünceler çerçevesinde Muharrem Usta’nın başkanlığına kesin olarak karşı olduğumu belirtmekle birlikte diğer adayların da beni tatmin etmediğini söylemeliyim ama en azından onların Trabzonsporluluğunun samimi olduğunu düşünüyorum.

Listeler açıklandığında daha net bir şekilde hangi adayı desteklediğimi belirteceğim ama Kulaçoğlu, Atasoy ve Hacıosmanoğlu listelerinin herhangi ikisi ya da üçünün birden birleşmesinin Trabzonspor’un menfaatine olacağını düşündüğümü de söylemek istiyorum.

Amaç Trabzonspor’a hizmetse adayların kendi egolarını bir kenara bırakmaları ve Trabzonspor’un menfaatleri doğrultusunda hareket etmesi gerektiği kanaatindeyim. Karşımızdaki sistemin gücü ortada olduğuna göre bizim de güçlerimizi birleştirip sisteme karşı tek vücut mücadele etmemiz gerekir.