28 Ekim 2012 Pazar

İlker Meral Rol Çaldı...


2010-2011 Şampiyonu Trabzonspor’un 2009-2010 Şampiyonu Bursaspor’u ağırladığı karşılaşmanın temposunun her iki takıma da yakışmadığını söylesek sanırım haksızlık etmiş olmayız. Denk güçlerin mücadelesi şeklinde geçen ilk kırk beş dakikada gol çıkmamış olmasında Onur’un yaptığı iki güzel kurtarışın yanı sıra Olcan ve Janko’nun son vuruşlardaki yetersizliklerinin de payı büyüktü.

Haftalardır forvet bölgesinde sergilediği silik futbola rağmen Şenol Güneş’in bir türlü vaz geçemediği Halil’in bu seferki etkisizlik alanı orta sahaydı. Bu oyuncunun Trabzonspor kadrosunun en olumlu top kullanan oyuncusu Soner yerine tercih edilmiş olması ise anlam vermediğim bir başka hamseydi.

Sapara’nın savunmadan top alarak oyun kurmasını isteyen Şenol Güneş, Soner ve Colman’ın yokluğunda Zokora’nın bu görevi yapamayacağını doğru okumuş olsa da Halil-Soner tercihini genç oyuncudan yana kullanmayarak orta sahanın daha hızlı ve dikine oynama olasılığını da azaltmış oldu.

Şurası bir gerçek ki, Trabzonspor takımı vasat ve vasat altı oyunculardan oluşan bir takım. Gerek yetenek eksikliği gerekse Şenol Güneş’in yapmış olduğu hatalı oyuncu tercihleri takımın gol bulmasını ve dolayısıyla da maç kazanma olasılığını oldukça düşürüyor. Buna bir de futbolcuların umursamaz tavırları ve isteksiz oyunları eklenince sezon başından beri izlediğimiz etkisiz oyun ortaya çıkıyor.

Yenilen golde rakibini seyretmekle yetinen Emerson’un maç boyunca hiç olumlu top kullanmadığını söylesem, o kadar da değildir diyeceğinizden eminim ama inan ki o kadar… Karşıladığı bütün topları (tabi karşılayabilirse) doğrudan taca gönderen Brezilyalı, hücuma çıkarken yaptığı pas hataları ve kaptırdığı toplarla da hayal kırıklığı yaratmaya devam ediyor.

Bamba ve Mustafa hariç bütün futbolcuların sorumluluk almaktan kaçtığı, daha da acısı dokuz hafta boyunca bu yönde olumlu bir sinyalin olmadığı bir takımdan olumlu futbol beklemek iyimserlikten ziyade enayilik olurdu. Nitekim öyle de oldu. Tarihinde Trabzon deplasmanında ilk defa galibiyet alan Bursaspor’un bu galibiyetindeki en büyük pay maalesef kendilerinin değil, başta Şenol Güneş olmak üzere bordo mavili futbolcularındır diye yazımı bitirmeyi düşünürken maçın hakemi İlker Meral bu rolü onlardan çaldı ve Yasin’in muhteşem golünü hatalı faul kararıyla iptal ederek Trabzonspor’u oyun olarak çok da hak etmediği bir puandan etmiş oldu.

21 Ekim 2012 Pazar

Şenol Güneş'in Mehter Takımı

Denk güçlerin mücadelesi şeklinde geçen ilk kırk beş dakikada, soyunma odasına Fernandes’in işgüzarlığını fırsata çeviren Trabzonspor üstün olarak gitti. Karşılaşmanın ilk yarısının en etkili oyuncusu olan Portekizlinin art niyetini iyi süzen Cüneyt Çakır serbest vuruşu tekrarlatmayarak hem doğru bir karara imza atmış oldu, hem de ilk yarıda görmeyi ummadığımız golü görmemizi sağladı.

Trabzonspor takımı sahaya 4-1-4-1 düzeninde çıktı. Yetenek eksikliklerini bir tarafa bırakırsak, sahaya çıkan kadronun iki temel hatası vardı. İlki orta saha oyuncularının gereğinden fazla topu geriye doğru oynamaları ve savunma oyuncularını zor durumda bırakmaları, ikincisi ise hiçbir santrafor özelliğini bünyesinde barındırmayan Halil’in bu bölgede oynatılması. Halil yerine Janko ya da Emre Güral tercihi takımın hücum etkinliğini ve gol pozisyonlarını olumlu yönde etkileyebilirdi.

Trabzonspor takımı kanatları kullanmaya çalışarak doğru bir yol izlemiş olsa da yapılan ortaların etkisizliği, etkili olanları da değerlendirebilecek santrafor eksikliği bordo mavililerin havanda su dövmesine yol açtı.

Tipik bir küçük takım havasında bütün hatlarıyla savunma yaparak ikinci yarıya başlayan Trabzonspor, Onur’un büyük hatası sonucu yediği golle yakalamış olduğu büyük avantajı da kaybetmiş oldu. Koca bir 45 dakikada hiçleri oynayan Halil’in sahada kalmış olması, orta sahada top kontrolü olan ve oyunu ileri doğru oynayan tek oyuncuyu çıkarıp yerine hiçbir işe yaramayan Barış’ı almak da tam anlamıyla bir teknik adam faciasıydı.

Bütün bu olumsuzlukların sonucunda ikinci yarıda oyunun tüm kontrolünü Beşiktaş’a veren Şenol Güneş, tam anlamıyla bir el freni vazifesi görmüş oldu. Şenol Güneş’in kendisine yardımcı olacak ve saplantılarından kurtulmasını sağlayacak iyi bir yardımcıya ihtiyacı olduğu bu karşılaşmada bir kez daha ortaya çıktı. Aksi takdirde Trabzonspor takımı mehter takımı gibi iki ileri bir geri yoluna devam etmek zorunda kalır.