Geçtiğimiz
Mart ayında, ‘Türk futbolunda hiçbir
şeye inanmayın, Türk futbolu çürümüş ve kimse bu konuda bir şey yapmıyor’
başlığıyla bir makale yayınlayan ve makalede Türkiye’deki şikeyi ve süreç
boyunca yaşananları anlatan İngiltere’nin saygın spor sitelerinden
sportingintelligence.com, bugün ‘UEFA’nın ve UEFA Asbaşkanının şikeye göz
yumacağı kimin aklına gelirdi’ başlığıyla yeni bir makale yayınladı…
İlk
makalenin orijinalini ve tercümesini okumak için aşağıdaki bağlantılara
gidebilirsiniz;
Orijinal makale: http://www.sportingintelligence.com/2014/03/18/believe-nothing-in-turkish-football-it-is-rotten-to-the-core-and-nobody-will-act-170301/
Editörün
okuyuculara; ‘Türk futbolunda en üst seviyede yapılan şike Türkiye ulusal
ligine bütün güveni kemirdi… Fenerbahçe ve diğer takımların, başkan, yönetici,
teknik direktör ve oyuncu bazında sistematik bir şike organizasyonuna
karıştıkları ispatlandı. Şikeye bulaşanların birçoğu hala Türk futbolunda aktif
rol oynuyor. Skandal olduğunu düşünüyor olabilirsiniz, peki yetkililer bu konuda
ne yaptı? Avrupa futbolunun başı olan UEFA, Fenerbahçe’yi sınırlı bir süre için
Avrupa kupalarından men etti… Hepsi bu! Ulusal ligde hiçbir yaptırım
uygulanmayan Fenerbahçe Kulübü en üst seviyede mücadele etmeye devam etti ve
şike ortaya çıktıktan sonra iki kere ligi ikinci, bir kere de şampiyon olarak
tamamladı! Yazarımız, futbolu korumakla yükümlü olan UEFA’nın görevini ihmal
ettiğini ve UEFA Asbaşkanının, ki kendisi Fenerbahçeli olduğunu Fifa’daki
özgeçmiş sayfasında itiraf ediyor, Fenerbahçe’nin düşürülmemesi için etki
ettiğini kanıtlıyor…
Orijinalini
okumak için; http://www.sportingintelligence.com/2014/09/18/anyone-would-think-uefa-and-a-vice-president-condone-match-fixing-190901/
Makalenin
yazım aşamasında iddia edilen konularla ilgili sorulan sorulara UEFA resmi
kanalı olan medya bölümünden yanlış ve kaçamak cevaplar verilmiş olması da bu
makalede anlatılmak istenen ‘UEFA’nın
şikecileri koruduğu’ tezini güçlendiriyor.
Makalede
yer alan ve CAS gerekçeli kararının 575, 576 ve 577. Maddelerinden alınan ve
CAS’ın UEFA’ya ‘Fenerbahçe’yi şikeden
yargılayıp 8 seneye kadar ceza vermeliydin. Bunu yapmadın ve CAS’a da itirazda
bulunmadığın için CAS olarak biz de cezayı arttıramıyoruz’ bölümüyle ilgili
sorulan soruya UEFA’nın, ‘UEFA verilen 2
yıllık cezayı yeterli gördüğü için itirazda bulunmadı’ cevabı üzerine
UEFA’ya yöneltilen diğer bir soru olan ve ‘Fenerbahçe
davasında UEFA’nın örnek davalar olarak kabul ettiği, Olimpiakos Valou’nun 4
lig düşürülüp, Pobeda FC’nin ise Avrupa kupalarından 8 sene men edildiği
kararların hatırlatılması üzerine UEFA verecek bir cevap bulamamış ve sessiz
kalmıştır’.
Yazının
geri kalan kısmından alınan önemli bölümler ise şöyle;
UEFA,
şikeye karışmış olan kişilerin futboldan men edilmesini sağlamakla yükümlü
olmasına rağmen ve kulüplerle ilgili ceza açıklandığı gün, kişilerle ilgili
kararın da en yakın zamanda açıklanacağını belirtmesinin üzerinden 13 aydan
uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen kişilerle ilgili kararını hala açıklamış
değil…
Türkiye
Futbol Federasyonu’nun ilgili disiplin talimatnamelerinde şikeye karışanların
men edilmesi gerektiği belirtildiği halde bu yönde bir adım atılmamıştır. Daha
da kötüsü, bunun engellenmesi için siyasiler hatta UEFA Asbaşkanı Şenes
Erzik’in de etkileri olmuştur.
Bu
noktada size TFF Disiplin talimatnamesinin 55 (1) b maddesini hatırlatmak
isteriz; Şike ve teşvike yönetim bazında karışmış kulüpler küme düşürülmelidir…
Görülüyor ki TFF, bu maddeyi uygulamıyor ve UEFA da TFF’ye bu yönde her hangi
bir baskıda bulunmuş değil. Oysa Astana’da UEFA ve ulusal federasyonlar
arasında imzalanan ‘Şike ile Mücadele
Sözleşmesi’ 5f, 5g ve 11. Maddeleri uyarınca şike yapan kulüplerin küme
düşürülmesi ve şikeye karışan kişilerin de spor müsabakalarından men edilmesi
gerekmektedir.
Yazının
kalan bölümlerinde fanatik Fenerbahçeli olan dönemin başbakanı Sayın Recep
Tayyip Erdoğan’ın oğlu ile yapmış olduğu bir konuşmada UEFA Asbaşkanı olan
Şenes Erzik aracılığıyla UEFA’yı Fenerbahçe’yi küme düşürtmemek konusunda ikna
ettiğinde, TFF eski başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ın Platini ile yaptığı
görüşmelerden ve Platini’yi eksi puan vermeye ikna ettiğinden de bahsediliyor…
UEFA’nın
kendi statülerinde yer alan 7 (bis) 1 maddesi uyarınca TFF’nin yapmış olduğu bu
kuralsızlığa müdahale etmesi gerektiği ve yine madde 8/3 ve 9/1 gereğince
TFF’nin gerekli cezaları uygulamaması durumda üyeliğinin askıya alınması
gerektiğine de değiniliyor ve ekleniyor; ‘UEFA
bu maddelerin gereğini yapmadığı müddetçe ‘sıfır
tolerans’ ilkesi komik olmaktan öteye gidemez’.
Şike
sürecinin patlak vermesinin üzerinden 3 yılı aşkın bir zaman geçmesine rağmen
Avrupa basının konuya olan ilgisinin hala devam etmesi, bu yönde yapılan haberlerin,
yazılan makalelerin önemli yayın organlarında yer alması, TFF’nin defalarca
yaptığı ‘Şike konusu kapanmıştır’ açıklamasının gerçeklerle örtüşmediğini
gözler önüne sermektedir. Her ne kadar yaşanan son gelişmeler ve CAS gerekçeli
kararı da UEFA’nın bu davaya olan tavrının sağlıklı olmadığını gösterse de,
gerek kuralların bu konuda gayet açık olması, gerekse bundan önceki davalarda
şike yapan kulüplerin küme düşürülmüş olması, Türkiye’de adalet isteyen
milyonların bu işin peşini asla bırakmaması gerektiğini ve eninde sonunda bu
mücadelenin kazanılacağını gösteriyor…
Aksi
bir durumun ortaya çıkması demek UEFA’nın açıkça ‘Ulusal Federasyonları
bağlayanlar şike yapabilir’ algısını oluşturması demektir ki bu futbolun bitme
noktasına gelmesi anlamına gelecektir.