19 Eylül 2014 Cuma

UEFA’nın ve UEFA Asbaşkanının şikeye göz yumacağı kimin aklına gelirdi?

Geçtiğimiz Mart ayında, ‘Türk futbolunda hiçbir şeye inanmayın, Türk futbolu çürümüş ve kimse bu konuda bir şey yapmıyor’ başlığıyla bir makale yayınlayan ve makalede Türkiye’deki şikeyi ve süreç boyunca yaşananları anlatan İngiltere’nin saygın spor sitelerinden sportingintelligence.com, bugün  ‘UEFA’nın ve UEFA Asbaşkanının şikeye göz yumacağı kimin aklına gelirdi’ başlığıyla yeni bir makale yayınladı…

İlk makalenin orijinalini ve tercümesini okumak için aşağıdaki bağlantılara gidebilirsiniz;


Editörün okuyuculara; ‘Türk futbolunda en üst seviyede yapılan şike Türkiye ulusal ligine bütün güveni kemirdi… Fenerbahçe ve diğer takımların, başkan, yönetici, teknik direktör ve oyuncu bazında sistematik bir şike organizasyonuna karıştıkları ispatlandı. Şikeye bulaşanların birçoğu hala Türk futbolunda aktif rol oynuyor. Skandal olduğunu düşünüyor olabilirsiniz, peki yetkililer bu konuda ne yaptı? Avrupa futbolunun başı olan UEFA, Fenerbahçe’yi sınırlı bir süre için Avrupa kupalarından men etti… Hepsi bu! Ulusal ligde hiçbir yaptırım uygulanmayan Fenerbahçe Kulübü en üst seviyede mücadele etmeye devam etti ve şike ortaya çıktıktan sonra iki kere ligi ikinci, bir kere de şampiyon olarak tamamladı! Yazarımız, futbolu korumakla yükümlü olan UEFA’nın görevini ihmal ettiğini ve UEFA Asbaşkanının, ki kendisi Fenerbahçeli olduğunu Fifa’daki özgeçmiş sayfasında itiraf ediyor, Fenerbahçe’nin düşürülmemesi için etki ettiğini kanıtlıyor…



Makalenin yazım aşamasında iddia edilen konularla ilgili sorulan sorulara UEFA resmi kanalı olan medya bölümünden yanlış ve kaçamak cevaplar verilmiş olması da bu makalede anlatılmak istenen ‘UEFA’nın şikecileri koruduğu’ tezini güçlendiriyor.

Makalede yer alan ve CAS gerekçeli kararının 575, 576 ve 577. Maddelerinden alınan ve CAS’ın UEFA’ya ‘Fenerbahçe’yi şikeden yargılayıp 8 seneye kadar ceza vermeliydin. Bunu yapmadın ve CAS’a da itirazda bulunmadığın için CAS olarak biz de cezayı arttıramıyoruz’ bölümüyle ilgili sorulan soruya UEFA’nın, ‘UEFA verilen 2 yıllık cezayı yeterli gördüğü için itirazda bulunmadı’ cevabı üzerine UEFA’ya yöneltilen diğer bir soru olan ve ‘Fenerbahçe davasında UEFA’nın örnek davalar olarak kabul ettiği, Olimpiakos Valou’nun 4 lig düşürülüp, Pobeda FC’nin ise Avrupa kupalarından 8 sene men edildiği kararların hatırlatılması üzerine UEFA verecek bir cevap bulamamış ve sessiz kalmıştır’.

Yazının geri kalan kısmından alınan önemli bölümler ise şöyle;

UEFA, şikeye karışmış olan kişilerin futboldan men edilmesini sağlamakla yükümlü olmasına rağmen ve kulüplerle ilgili ceza açıklandığı gün, kişilerle ilgili kararın da en yakın zamanda açıklanacağını belirtmesinin üzerinden 13 aydan uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen kişilerle ilgili kararını hala açıklamış değil…

Türkiye Futbol Federasyonu’nun ilgili disiplin talimatnamelerinde şikeye karışanların men edilmesi gerektiği belirtildiği halde bu yönde bir adım atılmamıştır. Daha da kötüsü, bunun engellenmesi için siyasiler hatta UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik’in de etkileri olmuştur.

Bu noktada size TFF Disiplin talimatnamesinin 55 (1) b maddesini hatırlatmak isteriz; Şike ve teşvike yönetim bazında karışmış kulüpler küme düşürülmelidir… Görülüyor ki TFF, bu maddeyi uygulamıyor ve UEFA da TFF’ye bu yönde her hangi bir baskıda bulunmuş değil. Oysa Astana’da UEFA ve ulusal federasyonlar arasında imzalanan ‘Şike ile Mücadele Sözleşmesi’ 5f, 5g ve 11. Maddeleri uyarınca şike yapan kulüplerin küme düşürülmesi ve şikeye karışan kişilerin de spor müsabakalarından men edilmesi gerekmektedir.

Yazının kalan bölümlerinde fanatik Fenerbahçeli olan dönemin başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu ile yapmış olduğu bir konuşmada UEFA Asbaşkanı olan Şenes Erzik aracılığıyla UEFA’yı Fenerbahçe’yi küme düşürtmemek konusunda ikna ettiğinde, TFF eski başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ın Platini ile yaptığı görüşmelerden ve Platini’yi eksi puan vermeye ikna ettiğinden de bahsediliyor…

UEFA’nın kendi statülerinde yer alan 7 (bis) 1 maddesi uyarınca TFF’nin yapmış olduğu bu kuralsızlığa müdahale etmesi gerektiği ve yine madde 8/3 ve 9/1 gereğince TFF’nin gerekli cezaları uygulamaması durumda üyeliğinin askıya alınması gerektiğine de değiniliyor ve ekleniyor; ‘UEFA bu maddelerin gereğini yapmadığı müddetçe ‘sıfır tolerans’ ilkesi komik olmaktan öteye gidemez’.

Şike sürecinin patlak vermesinin üzerinden 3 yılı aşkın bir zaman geçmesine rağmen Avrupa basının konuya olan ilgisinin hala devam etmesi, bu yönde yapılan haberlerin, yazılan makalelerin önemli yayın organlarında yer alması, TFF’nin defalarca yaptığı ‘Şike konusu kapanmıştır’ açıklamasının gerçeklerle örtüşmediğini gözler önüne sermektedir. Her ne kadar yaşanan son gelişmeler ve CAS gerekçeli kararı da UEFA’nın bu davaya olan tavrının sağlıklı olmadığını gösterse de, gerek kuralların bu konuda gayet açık olması, gerekse bundan önceki davalarda şike yapan kulüplerin küme düşürülmüş olması, Türkiye’de adalet isteyen milyonların bu işin peşini asla bırakmaması gerektiğini ve eninde sonunda bu mücadelenin kazanılacağını gösteriyor…


Aksi bir durumun ortaya çıkması demek UEFA’nın açıkça ‘Ulusal Federasyonları bağlayanlar şike yapabilir’ algısını oluşturması demektir ki bu futbolun bitme noktasına gelmesi anlamına gelecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder