Denk
güçlerin mücadelesi şeklinde geçen ilk kırk beş dakikada, soyunma odasına
Fernandes’in işgüzarlığını fırsata çeviren Trabzonspor üstün olarak gitti.
Karşılaşmanın ilk yarısının en etkili oyuncusu olan Portekizlinin art niyetini
iyi süzen Cüneyt Çakır serbest vuruşu tekrarlatmayarak hem doğru bir karara
imza atmış oldu, hem de ilk yarıda görmeyi ummadığımız golü görmemizi sağladı.
Trabzonspor
takımı sahaya 4-1-4-1 düzeninde çıktı. Yetenek eksikliklerini bir tarafa bırakırsak,
sahaya çıkan kadronun iki temel hatası vardı. İlki orta saha oyuncularının
gereğinden fazla topu geriye doğru oynamaları ve savunma oyuncularını zor
durumda bırakmaları, ikincisi ise hiçbir santrafor özelliğini bünyesinde
barındırmayan Halil’in bu bölgede oynatılması. Halil yerine Janko ya da Emre
Güral tercihi takımın hücum etkinliğini ve gol pozisyonlarını olumlu yönde
etkileyebilirdi.
Trabzonspor
takımı kanatları kullanmaya çalışarak doğru bir yol izlemiş olsa da yapılan
ortaların etkisizliği, etkili olanları da değerlendirebilecek santrafor
eksikliği bordo mavililerin havanda su dövmesine yol açtı.
Tipik
bir küçük takım havasında bütün hatlarıyla savunma yaparak ikinci yarıya
başlayan Trabzonspor, Onur’un büyük hatası sonucu yediği golle yakalamış olduğu
büyük avantajı da kaybetmiş oldu. Koca bir 45 dakikada hiçleri oynayan Halil’in
sahada kalmış olması, orta sahada top kontrolü olan ve oyunu ileri doğru oynayan
tek oyuncuyu çıkarıp yerine hiçbir işe yaramayan Barış’ı almak da tam anlamıyla
bir teknik adam faciasıydı.
Bütün
bu olumsuzlukların sonucunda ikinci yarıda oyunun tüm kontrolünü Beşiktaş’a
veren Şenol Güneş, tam anlamıyla bir el freni vazifesi görmüş oldu. Şenol Güneş’in
kendisine yardımcı olacak ve saplantılarından kurtulmasını sağlayacak iyi bir
yardımcıya ihtiyacı olduğu bu karşılaşmada bir kez daha ortaya çıktı. Aksi
takdirde Trabzonspor takımı mehter takımı gibi iki ileri bir geri yoluna devam
etmek zorunda kalır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder