3
Temmuz şike sürecinin sonuna gelindiği bu günlerde Türk futbolu giderek içinden
çıkılmaz bir sorun yumağı haline gelirken gerek sahalarda gerekse saha dışında
yaşananlar tarihin sayfalarında kara bir leke olarak yer alacağa benziyor.
Sürecin
başından beri çözümün tek adresi olarak gösterilen Türkiye Cumhuriyeti
başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Fenerbahçe sevgisini anlayabiliyorum ve
bir yerde de takımını koruma içgüdüsü ile hareket etmesine hak da veriyorum
fakat gelinen noktada yaptığı Trabzonspor düşmanlığının Fenerbahçe sevgisinin
çok daha önüne geçtiği de gözlerden kaçmıyor.
UEFA’nın
başkanı Platini ve genel sekreteri Infantino’nun defalarca yaptığı uyarılara
rağmen kişilerle kurumları ısrarla ayırma talimatı veren sayın başbakan
oluşturduğu yeni disiplin kurullarının bile temizleyemediği kirliliğin farkında
değil olamaz. Çok sevdiği Fenerbahçe’sinin küme düşürülmesi gerekirken bırakın
bu yönde adım atmayı hiç değilse şampiyonluğu çalınan Trabzonspor’un hakkını
teslim edeyim deme ihtiyacı bile hissetmemiştir.
Sayın
başbakan tarafından sağlanamayan ADALET duygusunun eksikliğini hisseden Trabzonspor
taraftarının Fenerbahçe maçında sahaya attığı kartonlar ve maçın içindeki ırkçı
provokatör Emre Belözoğlu’na isabet eden iki adet çakmak ( ki sahaya atılan hiçbir
yabancı maddeyi onaylamıyorum ) sonucu Trabzon’u ve Trabzonsporluları asmaya
dünden hazır olan İstanbul basınının iştahını kabartmış, başta NTV ve Lig TV
olmak üzere dar ağacı kurulmuştu ki şampiyonun belirlendiği maçtan sonra
yaşanan Kadıköy meyan muharebesi patlak verdi.
Savaş
alanına çevrilen Şükrü Saraçoğlu stadı ve Kadıköy sokakları, PKK teröristlerini
kıskandıracak bir görüntü oluşturmasına rağmen konu Trabzon olunca aslan
kesilenlerin kuyruğunu sıkıştırıp köşeye çekildiği bir sürece dönüştü.
Trabzonspor’a verilen dört maç ceza baz alındığında seneye Fenerbahçe’nin Bank
Asya’da oynayacağı bütün iç saha maçlarının yanı sıra deplasmanda oynayacağı
maçlara bile seyirci götürmemesi sağlanmalı.
Türkiye’de
adaleti sağlamakla yükümlü kurumların yap boz tahtasına çevrildiği bir dönemde
futbolda adaleti Avrupa’dan bekliyor olmak belki acı ama yadsınamaz bir gerçek
aynı zamanda. Kim ne derse desin, hangi senaryoyu üretirse üretsin UEFA gerekeni
yapacak ve Fenerbahçe’nin küme düşürülmesini sağlayacaktır. Bunun sonucu olarak
da 2010-2011 sezonu şampiyonluğu çalınan Trabzonspor’un da kupası teslim edilecektir.
Sayın
başbakan UEFA’nın muhtemelen ay sonunda verecek olduğu reçeteyi kabul eder ve
uygulanmasını sağlarsa ölmek üzere olan Türk Futbolunun uzun bir tedavi süreci
sonrası ayağa kalkma ihtimali belirir, aksi bir durumda ise Türk Futbolu için söylenecek
olan tek söz; el Fatiha…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder