Neresinden bakarsanız bakın, bu akşamki oyun ve sonuç her anlamda hayal kırıklığı yarattı Trabzonspor'lu taraftarlarda. Sezon başında Şenol Güneş'in de serzenişte bulunduğu üzere Trabzonspor başkanı ve yönetimi gösterdikleri üstün başarı sonucunda 3 senede oluşturulan kadroyu dağıttılar ve yerlerine aldıkları sıradan futbolcularla takımı bu hale getirdiler. İsterseniz bu akşam oynanan Antalya maçını değerlendirmeden önce, bizi bu günlere getiren olayları kısaca hatırlayalım.
Geçen sene başında artık oturmuş olan Trabzonspor kadrosunun önemli oyuncularından Selçuk ve Egemen'in sözleşmelerinin sene sonunda biteceği herkesin malumuydu. Sadri Şener ve yönetimi bu oyuncuları ikna edip imza attırmak yerine, sezon boyunca taraftarı kandırmayı seçti ve sezon bitince de ellerini kollarını sallaya sallaya gitmelerine seyirci kaldı. Bununla da yetinmedi sevgili başkan ve yönetim. Jaja, Umut gibi adamaları gönderip yerlerine büyük ümitlerle kendilerine önerilen oyuncuları hem de hatırı sayılı miktarlar ödeyerek transfer etti. Bu önerinin Şenol Güneş'ten geldiğini sananlar kısa sürede olayın böyle olmadığını Şenol Hoca'nın yaptığı basın toplantısıyla anladı.
Dilerseniz yazının bundan sonraki kısmında hem oyunu hem de oyuncuları değerlendirelim ve gerekli yerlerde de gerekli kişilere yaptıkları ve yapmadıkları üzerine atıfta bulunalım. Trabzonspor oyuna Zokora haricinde Şenol Güneş'in kafasındakine yakın bir 11'le çıktı. Kalede her zamanki gibi Tolga, savunmanın sağında Serkan, ortada Giray ve Glowacki, sol kenarda da geçen haftanın sürpriz ismi Ferhat vardı. Görevde olduğu süre zarfında sol kanada adam gibi bir transfer yapamayarak bu takımı Ferhat gibi 2. Lig seviyesinde bir futbolcuya mahkum eden yönetimin, Şampiyonlar Ligi için aldığı Marek Cech yedek kulübesinde beklerken, savunmanın diğer bir yumuşak karnı olan sol stoper tarafı Glowacki ile dolduruldu. O olmasa oynayacak olan Mustafa Yumlu olduğu için Şenol Hoca'nın burada yapabileceği fazla bir şey yok, ama ben yine de tank kadar ağır olan, sürekli ofsaytı bozup faul yapan Glowacki yerine Mustafa'yı sahada görmek isterdim. Savunmanın sağında takımın iki ana el freninden biri olan Serkan vardı ve doğruyu söylemek gerekirse beni bu akşam biraz utandırdı. Zira bu takımda kesinlikle yeri olmadığını düşündüğüm Serkan bu akşam takımın en kötülerinden biri değildi, hatta arada olumlu işler de yaptı denebilir. Genel olarak baktığımızda Trabzonspor savunması ağır, tek hamleli, oyun görüşü ve yeteneği sınırlı, pas verme kabiliyeti de olmayan oyunculardan kurulu. Giray gerek hırs, gerek yetenek gerekse de hamle olarak diğerlerinden çok önde ama bu savunmanın arasında O da ne yapacağnı şaşırıyor.
Takımın bu denli kötü ve bilinçsiz futbol oynamasının baş sorumlusu olan orta saha ise Alanzinho, Sapara, Colman, Volkan ve Adrian'dan oluşuken ileride ise bu sene fırtına gibi esen Burak Yılmaz vardı, iyiki de vardı, zira Burak olmasa bu takımın kimseden puan alacak hali yok. Bu aşamada ilk yarıda üşenmeyip tuttuğum bir istatistiği paylaşmak istiyorum sizlerle. Topla buluşma sayısı 16, bunların dokuzu olumsuz yedisi olumlu kullanılmış. Bir kere ofsayta düşmüş, bir faul yapıp bir sarı kart görmüş, çektiği tek şut da top rakibe çarpıp kornere gitmiş. Bu mükemmel istatistiklerin sahibi sizin de tahmin edebileceğiniz gibi Alanzinho ve bu, onun belki de bu seneki en iyi performansı. Garip olan ise bu adamın hala bu takımın kadrosunda yer bulabiliyor olması. Alanzinho'ya Volkan Şen ve Colman da eşlik edince ilk yarıdaki Antalya üstünlüğü kaçınılmaz oldu.
Şenol Güneş ikinci yarıya Alanzinho-Zokora değişikliği yaparak başladı ve orta sahanın direncini biraz olsun arttırdı. Topun bir nebze kendisinde daha fazla kalmasını sağlayan Trabzonspor tanıdık bir ismin, Burak Yılmaz'ın ayağından gelen golle farkı bire indirdi. İşte tam bu sırada ikinci yarı oyunda görünmeye ve etkili olmaya başlayan Volkan çıktı ve marifetli malum menejerin bize çaktığı oyunculardan biri olan Brozek oyuna girdi, hem de yaptığı hiçbir orta isabetli olmayan, hiç mücadele etmeyen Adrian sahada tutulup sağ kenara atılırken. Daha önceki bütün yazılarımda yazdım ama Şenol Hoca bu taktiği denediği sürece ben de yazmaya devam edeceğim. Ters ayakla ters kanatta oynamak her futbolcunun yapabileceği birşey değildir. Hem üstün bir yetenek hem de üstün bir oyun zekası gerektirir ve bizim oyuncularımızda bunların ikisi de maalesef yok. Adrian'ın silik oyunu sağ kanat sol kanat derken iyice silikleşti ve rakibe attığı toplar da devam etti. Sezon başında bilmem kaç Selçuk eder diyenlere selam olsun, yarım Selçuk etse razıyım. Halil bildiğiniz gibi oyun zekası ve azmi var ama gol bölgelerinde yetersiz. Sapara bence erken oyundan alındı ama O da Şampiyonlar Ligi için transfer edilmiş bir oyuncu görüntüsünde değil. Burak Yılmaz ise her zamanki gibi, Allah yürü ya kulum demiş bir kere, neye vursa gol oluyor. Gerçi iyiki de oluyor ve umarım böyle devam eder.
Neydi geçen sene bu takımı ŞAMPİYONLUĞA götüren oyun sistemi. Takımın kurulu bir düzeninin olması ve oyuncuların birbirini tanıması. Geçen senenin kadrosunun da bazı eksiklikleri vardı ama o takım biribirini tamamlıyordu. Selçuk sıkışan savunmasına yardımcı oluyor, topları onlardan alıp oyunu kuruyor, Egemen Cale'nin yerine de oynuyor açıklarını kapatıyor, Colman Jaja'nın yerine de koşuyor, Jaja şapkadan çıkarırcasına oyunu yönlendirip paslar atıyor, Umut koşamayan herkesin yerine koşuyor ve Burak ta en iyi yaptığı şeyi yapıp gol atıyordu. Bu sene ise takımın işleyen tek dişlisi Burak.
Dikkat edilirse takım sürekli geri ve yan pas yapıyor, hücum bölgesi sadece Burak'a kalmış durumda. Zokora ve Colman savunmadan top alıp oyunu kurmada yetersiz kalıyor, aynı yetersizliği rakip atakları karşılamada da gösteriyor bu ikili. Deniz gibi ağır bir adanın nerdeyse sahanın yarısını geçip, bütün Trabzonspor savunmasını ekarte edip kaleciyle karşı karşıya kalması ve golü atması gerçekten de futbol adına utanılacak bir durum, ve bu golü atarken de son pası Colman'la verkaç yaparak attı. Antalya'nın diğer golünün başlangıç pası da zaten Alanzinho'dan gelmişti. Alın size iki asisit ama yanlış kaleye.
Şenol Hoca tabiki bu işleri bizden daha iyi bilmesi ve yorumlaması gereken kişi ve oyuncularını da bizden çok daha yakından tanıyor ama şurası bir gerçek ki bu oyun ve oyuncu düzeni ile devam ederse hem lig'de hem de Şampiyonlar Lig'inde hayal kırıklığına uğrar. Evet elimizdeki kadro yetersiz bir kadro ama kadroyla bu denli oynamak, takım olmaya çalışan oyuncuların aklını karıştırıyor. Eldeki şartlar altında bu takımın sağ beki Celutska, sol beki Cech'dir Giray'ın yanında savunma özellikleri olan Zokora sol stoper olarak denenmelidir. Orta saha Volkan, Colman, Aykut, Sapara ve Halil'den oluşmalıki hem direnç gösterebilsin hem de ayakta kalabilsin ve forvette de Burak olmalıdır. Duruma ve rakibe göre Adrian orta'nın solunda ya da forvet arkasında denenebilir, ama Alnzinho ve Serkan bu takıma el freni olmaktan öteye gidemez.
Şimdi önümüzde Gaziantep deplasmanı ve CSKA maçları var. Her ikisi de hızlı ve güçlü forvet ve kanat oyuncularına sahip. Bu akşamki gibi ne yaptığını bilmeyen, aldığı bütün topları rakibe veren, rakip atakları karşılayamayan bir orta saha bu maçların kaybedilmesine ve kara bulutların üzerimize çökmesine neden olur ve bunları engelleyebilecek tek kişi de Şenol Güneş'tir. Allah yardımcısı olsun.
Saygı ve sevgilerimle,
Kuyumcu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder