19 Ekim 2011 Çarşamba

Şampiyon, Ligi'ne Devam Ediyor !

Şampiyonlar Ligi B Grubu 3. haftası bu akşam oynanan maçlarla tamamlandı ve temsilcimiz Trabzonspor Moskova deplasmanında CSKA'ya 3-0 mağlup olarak haftayı 4 puan ve averaj dezavantajıyla 2. CSKA'nın ardından 3. sırada tamamladı. Genel resme bakmak gerekirse biri çıkıp kura çekiminden sonra bizlere 3. hafta sonunda 4 puanla 3. sırada olacağımızı söylese sanırım hiç birimiz itiraz etmezdik. Onun için karaları bağlayacak ve moral bozacak bir durum söz konusu değil. Hele bir de önümüzdeki maçın CSKA ile kendi sahamızda olacağını düşünürsek, Lille'yi ikinci maçta da yeneceğini düşündüğüm İnter'le 5. hafta Trabzon'da oynayacağımız maçın bu grup'ta lider olacak takımın belieleneceği maç olacağını şimdiden söyleyebilirim.Bu akşam beni üzen ve hayal kırıklığına uğratan nokta galip geldiğimiz İnter maçı dahil kazanmaya en yakın olduğumuz bir rakibe hem de farklı bir skorla mağlup olmamız oldu. 

Maçın genel değerlendirmesine geçmeden önce, daha önceki yazılarımı okuyanların da hatırlayacağı üzere Serkan ve Alanzinho'nun değil bu takımın ilk 11'inde, yedek kulübesinde bile yeri olmadığını düşündüğümü yinelemek isterim ve bu konuda Şenol Güneş gibi tecrübeli bir hocanın neden bu kadar ısrarcı olduğunu hala anlayabilmiş değilim. Bu konuyu şimdilik kısa keserek maça dönelim. Trabzonspor maça Şenol Hoca'nın kafasındaki en iyi 11'le başladı, Şenol Hoca'nın kafasındaki diyorun zira benim nacizane fikrim Serkan'ın ve Alanzinho'nun yerine Sapara ve Aykut'un ilk 11'de oyuna başlamaları yönündeydi. Trabzonspor maça rakibiyle başa baş mücadele ederek başladı karşılaşmanın ilk yarısı karşılıklı ataklarla geçti diyebiliriz. Takımın el frenleri Serkan ve Alanzinho'ya bu maçta maalesef takımın geneli de eşlik edince CSKA ilerleyen dakikalarda özellikle forvet oyuncularının üstün gayretiyle ağırlığını koydu ve ilk gol geldikten sonra da sazı tamamen eline alarak farklı sonuca ulaştı.


Bu mağlubiyetin kadro yetersizliği, eldeki yabancıların kalitesizliği, eksik ve sakat oyuncular  gibi mazeretleri de olmasına rağmen maç özelinde bakıldığında Şenol Hoca'nın yaptığı taktik hata da yadsınamaz bir gerçekti. Ne yapmıştı Şenol Hoca ve öğrencileri bundan önceki maçlarda? Topun arkasına geçerek, alan daraltarak, yani haddini bilerek oynamıştı ve yakaladığı sınırlı sayıda şansı iyi değerlendirerek ilk 2 haftayı lider kapatmıştı, ama bu maç öncesi savunması zayıf olan ve bence grubun en zayıf takımı olan CSKA Şenol Hoca'nın iştahını kabarttı ve hoca ilk iki maçın aksine açık ve baskılı ve önde oynamayı tercih etti. Hoca maalesef iki şeyi unuttu bunu yaparken. Birincisi bizim savunmamızda en az CSKA savunması kadar ağır ve hata yapan bir savunmaydı, ikincisi de orta sahamız topa ve oyuna bir türlü hükmedemiyordu. Manisa maçında canlı olarak, Samsun ve diğer maçlarda da televizyondan şahit olduğum bir olumsuz nokta da takımın tamamına yakının sürekli yan ve geri pas yaptığıydı, şikeli ligimizde bunu takımın laubaliliğine bağlamak mümkün olsa da bu akşamki durum biraz farklıydı. Bu akşam oyuncuların kendilerine olan güven eksiklikleri ve beceri eksiklikleri taktik hatalarla da birleşince yana ve geriye paslar kaçınılmaz oldu, durum böyle olunca da takım hiç hızlı hücuma kalkamadı desek abartmış olmayız sanırım.


Maç 1-0 CSKA'nın üstünlüğüyle giderken içimizde olan son umudu da Şenol Güneş her zamanki takıntısını gerçekleştirince kaybetmiş olduk ve rakip durumu 2-0'a getiren golü bulmuş oldu. Neydi Şenol Hoca'nın takıntısı? Tabiki ters ayaklı oyuncuları ters kanatta oynatmak. Adrian'ı sağ kanata alıp bütün etkinliğini ortadan kaldırdıktan sonra, Cech'i oyundan alıp Serkan'ı sağ beke, Celutska'yı sol beke çekince CSKA'nın golü geliverdi, hem de daha oyuncular yerlerine yerleşmeden. Hocam şunu anla artık, ters ayakla ters kanatlarda oynayabilmek çok önemli beceri ve futbol zekası gerektirir ve ne bu meziyetler senin oyuncularında var ne de senin böyle oynayabilecek bir oyun sistemin var. Bu takımın sağ beki Celutska, sol beki de Cech'dir, artık bunu kabullen ve bırak oyuncular oynadıkları yere ve takıma alışsınlar, yoksa bu tür maçlar çok seyrederiz. Nacizane ikinci tesbit ve teklifimde ağır ve tek hamleli olan stoperlerimizden Glovacki'nin Zokora ile değiştirilmesidir. Geride kalan haftalar gösterdiki Zokora kesinlikle bir selçuk değil, Jaja'da olmadığına göre orta saha top yapmakta ve hücüm-savunma arası köprü olmakta başarılı olamıyor. Orta saha Sapara ve Aykut'la daha dirençli daha üretken hale getirilebilinir. Bu konuda haklı olup olmadığım Zokora Afrika Kupası için milli takıma gittiğinde ortaya çıkacaktır ve belki ben de işlerin öyle dışardan sallamakla olmayacağını anlayacağım ama o zamana kadar ben haklı olduğuma inanmaya devam edeceğim.


Burak'ın cezasının bitmesi ve forvete geri dönmesiyle Trabzon'da oynayacağımız CSKA maçı daha farklı olacaktır ve tahminime göre galibiyetimizle sonuçlanacaktır. Bu durumda da takımımız büyük ihtimalle bir üst tura yükselecektir. Bu durumda görev en başında olduğu ya da olması gerektiği gibi yönetime düşecektir. Sürekli Şenol Hoca'nın sırtında bu işler yürümez. Sonuç itibari ile o da bir insan ve elinde sihirli değnek yok. Bu takıma devre arasında adam gibi bir sol stoper, bir orta saha ve bir de santrafor alın ama gözünüzü seveyim bu sefer hocayı dinleyin size şu 3. sınıf yabancıları çakan malum menejeri değil.


Son söz de şikecilerin CSKA destekçilerine gelsin, Romanya'lı teknik direktör Lucesku'nun da bir zamanlar dediği gibi  '' Köpekler İstedi Diye Atlar ÖLMEZ''


Saygı ve sevgilerimle,

Kuyumcu



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder