Trabzonspor, milli maç için verilen aradan sonra Mersin İ.Y. maçıyla tekrar lige dönüş yaptı. Doğrusunu söylemek gerekirse düşük tempoda ve az pozisyonla geçen maçta ortaya çıkan sonuç her iki takımın da hak ettiğini kendilerine verdi, yani birer puanı. İlginç olan karşılaşmanın karşılıklı atılan iki golünün de takımların kendi kalelerine atıtığı goller olmasıydı. Her ne kadar futbolun adaleti yok diye bir söylem sahalarda sık sık gerçekleşiyor olsa da, bu akşam futbol adaletli davrandı her iki takıma da. Hatta seyirciye bile adaletliydi futbol, gol pozisyonunun neredeyse olmadığı maçtan iki gol çıkardı futbolun adaleti.
Gelelim sahadaki oyuna. Maç her iki takım açısından da durgun ve yavaş başladı. Bunda lige verilen aranın yanı sıra özellikle Trabzonspor'lu futbolcuların fiziksel ve zihinsel yorgunluklarının da payı vardı. Giray ve Burak'ın sakatlıklarının geçmiş olmasıyla takımdaki yerlerini almaları, akıllarında belli ki İnter maçı olan bu futbolcuları oyuna kendilerini konsantre etmelerine yetmedi. Öte yandan maçın ilk yarısında Tolga her zamanki gibi dikkatli ve formda idi. Formda olan diğer oyuncular ise Serkan ve Alanzinho idi. Sezon başından beri sağ bekte yeterli performansı gösteremeyen Serkan orta sahada daha verimli olacağını ve burada oynamak istediğini söyler gibiydi. Ataklara yardımcı olmasının yanı sıra orta sahanın direncini de arttırdı. Alanzinho ise topu olumlu kullanıp oyunu dikine doğru oynadığı anlarda etkili oldu. Bu akşamın benim açımdan hayal kırıklığı yaşatan ismi ise Halil'di. Ne orta sahaya ne da hücum bölgesine yarcımcı olabilen Halil kaybettiği toplarla da rakibin atağa kalkmasına sebebiyet verdi.
Maçın hakeminin ve yan hakeminin ortaklaşa hatasıyla gelen Mersin İ.Y. golü, maça biraz hareket getirse de üretkenlik anlamında fazla birşey göremedik sahada. Şenol Güneş'in Adrian ve Volkan hamlesi Trabzonspor'un risk alarak hücum yapmasına yol açsada, golün gelmesini sağladı. Şunu tekrar belirtmeden geçemeyeceğim Adrian'ı kim seyretti, neden beğendi bilmiyorum ama ne bu maçta ne de başka bir maçta herhangi bir olumlu hareketini görmediğim bu oyuncu bırakın Trabzonspor'da oynamayı herhangi bir Bank Asya takımında bile oynayamaz. Golde yaptığı orta da kötü olmasına rağmen Moritz'in ters vuruşu sonucu top rakip ağlarla buluştu.
Bu akşam oynanan maç artık geride kaldı. Üzerinde fazla takılmamak lazım. Olası bir galibiyet durumunda Şampiyonlar Ligi'nde oynayacağımız İnter maçına daha moralli çıkacağımız bir karşılaşmadan şans eseri de olsa bulduğumuz bir golle en azından mağlup ayrılmamış olduk ve bu bir nevi moral olmuş oldu. Şimdi yapılması gereken takımın hem zihinsel hem de fiziksel olarak kendini Salı günene hazırlaması. Tarihimizin en önemli maçlarından biri bizi bekliyor ve gerek teknik heyet gerekse futbolcular bunun bilinciyle hareket ederek sorumluluklarını yerlerine getireceklerdir.
Burada taraftarımıza ve camiamıza da büyük bir görev düşüyor. Maça kadar manevi olarak takımımıza tam destek vermeliyiz ve maç günü de Avni Aker Stadyumunun tribünlerini tıka basa doldurarak takımımızın galibiyeti için elimizden gelen desteği vermeliyiz. İnter maçı sonrası her türlü senaryo konuşuluyor olabilir. Galip gelmemiz halinde grup'tan çıkma adına büyük bir adım atmış olacağız ama önemli olan bu maçta da kaybetmemek. En kötü ihtimalle berabere bitecek bir maç, Lille karşısında olası bir CSKA galibiyeti ile en azından Avrupa Ligi biletini almamızı sağlayacaktır.
Saygı ve sevgilerimle,
Kuyumcu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder