Trabzonspor Divan
Başkanı Ali Özbak’ın kitabında otuzlu yaşlarındaki bir fotoğrafı var rahmetli
babam Avukat Ahmet Rıza Kulaçoğlu’nun, Trabzonspor kuruluş kongresinde divan
başkanlığı yaparken. O yüzden, biz dört kardeşiz derim hep: Neslihan, Hakan,
Trabzonspor, Gürhan. Trabzonspor kurulduğunda küçüktüm, hatırlayamadığım tek
önemli kilometre taşıdır “Kuruluş”, Trabzonspor tarihinde.
Dünya tatlısı,
beyefendi amcam Ergin Kulaçoğlu, Efsane Başkan Şamil Ekinci ve arkadaşları ile
birlikte Anadolu İhtilali’ni gerçekleştirip şampiyonlukları Trabzon’a
getirirken kardeşim Gürhan küçük bir çocuktu, o da bazı kupaları
hatırlayamıyor. Benden sekiz yaş küçük olduğu için onu bir başka sevdim,
“Allah’ım benim ömrümden al ona ver” diye dua ettim hep.
Sonra ben baba oldum, oğlum
Kuzey Cem dünyaya geldi, Trabzonspor’un şampiyonluk göremediği uzun yıllar
içinde. Trabzonspor’da yöneticilik yapmış, Trabzon dışında yaşamamış bazı arkadaşlarımızın
çocuklarının bile İstanbul takımlarının taraftarı olduğu bir çağda, Ankara’da
doğup büyümesine hem de büyükbabası gibi maç izlemekten pek hoşlanmamasına rağmen
koyu bir Trabzonsporlu oldu. Kendisine müteşekkirim.
Kardeşim ve oğlum için
beslediğim sevgiler o kadar benzerdi ki, sık sık karıştırıp birine diğerinin
ismiyle hitap ettiğim oluyordu. Temelde ikisi de Trabzonspor’du benim için;
babam gibi, amcam gibi.
Şimdi genç
taraftarlarımız sanmasın ki, seçkinci Trabzonsporlu bir ailedir bizimkisi.
Trabzonspor’un orijininden gelip de Derin Trabzonspor’a karşı duruştu aksine
pozisyonumuz. Trabzonspor’un kapalı kapılar ardından yönetilmesine itiraz ettik
her zaman. Halkın kurumu olarak gördük Trabzonspor’u. O nedenle Atay Aktuğ’un
“100 bin Üye” projesine heyecanla yaklaştım. Siyaset deyince milletten söz edip
Trabzonspor söz konusu olduğunda dar ve kapalı bir sistemi korumaya çalışan büyüklerimizle
çatıştım.
31 Aralık 2000 günü
Trabzonspor baskıcı bir rejimden kurtulup bazı kulüplerin bugün düştüğü
sevimsiz durumun önü alınırken tehditlere kulak asmayan birkaç iyi adamdık,
Özkan Sümer, Hayrettin Hacısalihoğlu, Serdar Bali ve Mehmet Tan ile birlikte. Kuruluş’u
olmasa da Kurtuluş’u yaşamış oldum böylece. Çünkü diyorduk ki “Trabzonspor’un
yeniden şampiyon olması elbette çok önemlidir, ancak en önemlisi Trabzonspor’un
Türk Futbolu’nda iyi örnek teşkil etmeyi sürdürmesidir.”
Yani bazıları gibi
“Kazanmak için her yol mubahtır” şeklinde basit bir yaşam pratiğimiz değil,
onurlu bir varoluş felsefemiz vardı. Çok gayret gösterildi, çok yükler taşındı,
çok isimler yoruldu; lâkin şükürler olsun ki 2010-11 sezonu geldi. Trabzonspor aynı
anda hem şampiyon hem de örnek oldu bu ülkede. Bunun gururu hepimizindi.
Trabzonspor bugün 45
yaşında. Nice temiz yıllara sevgili kardeşim. Senin pırıl pırıl yüzünle nasıl
gurur duyduğumu anlatmaya kelimeler yetmez. Allah benim ömrümden alsın sana
versin. Bu kirli düzene, bu şikeci koalisyona inat, sen çok yaşa…
Hakan Kulaçoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder