28 Kasım 2011 Pazartesi

Bir Londra Hikayesi ve Van der Vaart.

Londra'da yaşarken de ara sıra gittiğim, ülkeme döndükten sonra da Londra ziyaretleri sırasında sık sık gittiğim bir gece kulübü vardır Londra'nın hemen dışında, Hertfordshire bölgesinde. Adı Nolita. North Little Italy ( kuzey küçük italya )'nin kısaltması olarak koymuşlar ismini. Gece kulübü dedimse sıradan kulüplere benzemez oldukça nezih ve seçkin bir yerdir. İçerisinde restorantı ve barı , dışarıda güzel bir bahçesi ve küçük bir barı vardır. Futbolcuların ve şöhretli insanların oturduğu bir bölge olmasından dolayı dikkat ederseniz sık sık tanıdığınız bir sima görebilirsiniz.


5 Ağustos Cuma gecesi Kıbrıs'lı olan yakın arkadaşım Enver'le birlikte, Nolita'ya gitmiştik. İçerisi çok kalabalık olduğu için dışarıdaki barda oturduk. İçkilerimizi söyledikten sonra barmaid kızla sohbet ettiğimiz sırada, kız bize içeride Van Der Vaart'ın oturduğunu ve oraya da sık sık geldiğini söylediği. Söylediğine göre de çok iyi ve mütevazi biriymiş. Enver, çok beğendiği ve Tottenham maçlarında da birkaç defa canlı olarak seyrettiği Rafael'i (ilk adıdır ve o gece öyle hitap etmemi istemiştir) yakından görmek için içeri girdi. Döndüğünde kızın doğru söylediğini ve gerçekten de içeride arkadaşlarıyla yemek yediğini söyledi.


Aradan yarım saat geçmişti ki Rafael dışarıdaki bara geldi ve tam yanımda durarak barmaid kızdan bir içki istedi. Bu sırada Enver hemen muhabbete başladı ve ilk olarak onun gerçekten Van Der Vaart olup olmadığını sordu, gerçi biliyordu ama muhabbete de bir yerden başlaması lazımdı. Evet dedi Rafael ve daha sonra da Enver'in resim çektirme isteğini de kırmadı. Doğrusunu söylemek gerekirse onun gibi meşhur birinden hiç beklemediğim kadar sıcak kanlı ve mütevazi idi. Yaklaşık 30 dakika sohbet ettik. Ufakken ciddi bir hastalık geçiren oğlundan ve Madrid'te iken göğüs kanseri olan eşinden ve yaşadığı sıkıntılardan bahsetti. Neyse ki artık hem oğlu hem de eşi çok iyi ve sağlıklılarmış ve bunun için gerçekten de minnettar gibiydi. Yanında kuzeninin kocası da vardı ve adam da oldukça fazla Türkçe kelime biliyordu, kısa bir Türkçe muhabbet bile ettik adamla.


Bu arada konu doğal olarak futbola geldi ve neden Tottenham'ı tercih ettiğini sordum. Eşi ve kendisinin Londra'yı çok sevdikleri için diğer bütün teklifleri reddedip Tottenham'ı tercih ettiğini söyledi. Hatta Real Madrid'ten ayrılacağı sırada Beşiktaş'ın da menejerler arcılğıyla kendisine teklifte bulunduğunu, çok astronomik paralar teklif ettiğini söyledi ve bana da  bu kadar parayı nereden bulduklarını sordu. Aklımdan havadan geliyor nasıl olsa demek geçti ama anlatmak uzun sürecekti vazgeçtim. Daha sonra arkadaşımla ben Arsenal sempatizanı olduğumuzu ama kendisini de beğendiğimizi belirttik ve başarı dileklerimizi sunduk. Konu Türk olduğumuza ve benim Trabzonspor'lu olduğuma geldiği anda sanki beni bekliyormuş da içinde tutuyormuş gibi aniden fenerbahçe sizin şampiyonluğunuzu çaldı şike yaparak değil mi dedi. Enver'le ben bir kısa şoktan sonra kahkahalarla gülmeye başladık. fenerbahçe'nin şöhreti taa Londra'ya, Van der Vaart'a kadar gelmişti. Yiğit namıyla anılır derler tabi, fener de yiğitçe mücadele etmediği için dünya çapında bir futbolcu tarafından şikeciliğiyle anılıyordu.


Merak edip bu konuyu nereden bildiğini sorduğumda, berberinin Trabzonlu olduğunu ve geçen sene boyunca dükkana her gittiğinde sürekli fener'in şike yaptığını söylediğini anlattı bize. Bunun  üzerine fırsatı değerlendirip sazı elime aldım ve Türkiye'de hakkıyla şampiyon olan tek takımın Trabzonspor olduğundan, diğerlerinin ise sürekli şike ve benzeri olaylarala başarı yakaladığından bahsettim ve bir gün Türkiye'ye transfer olmak isterse de gelmesi gereken takımın Trabzonspor olduğunu söyledim. (Ey İstanbul dükaları dünyanın her yerinde bir Trabzonlu muhakkak vardır, attığınız adıma dikkat edin.) Galatasaray'lı olan arkadaşım Enver hemen lafa girdi ve Galatasaray'da oynamasını önerdi. Rafael'in cevabı kısa ve netti : 'Galatasaray is shit man'. ( yani kibarca Galatasaray rezil dedi - Tabi kast ettiği Galatasaray'ın o sezonki performansı ve içinde bulunduğu durumdu). Bunu söylemekle beraber, Türkiye'ye transfer olmak için henüz erken olduğunu ve 33-34 yaşına gelince böyle bir tecrübe yaşamak istediğini söyledi. Tabutta gelseydin bari diyecektim ama, anlı şanlı kulüplerimizin bu intibayı onlara verdiğini bildiğim için sesimi çıkarmadım. Yaşı geçmiş adamları Türkiye'ye yıldız getiriyoruz diye astronomik paralara bize izlettirenlerin eseridir Avrupa'lı futbolcularda oluşan bu düşünce tarzı, hepsine selam olsun.

Konu birden kendi hakkında edindiğim izlenime geldi ve bu kadar şöhretli bir futbolcu olarak bu kadar mütevazi olmasını gerçekten çok takdir ettiğimi söyledim. O da bana özellikle bizim ülkemizdeki şöhretlerden beklenmeyecek bir cevapla karşılık verdi. Hayatta futboldan ve paradan çok daha önemli şeyler olduğunu ve ailesinin her şeyden önce geldiğini ve önemli olanın onların sağlıklı ve mutlu olması olduğunu söyledi ve kendisinin hiç değişmediğini ama çevresindeki insanların ona karşı olan tavırlarının ve bakış açıklarının değiştiğini söyledi. Bunu da yakın zamanda yaşadığı bir anı ile örneklendirdi. Belli bir süre önce Hollanda'da yetiştiği kasabada kendinin de amatör olarak oynadığı takımı ziyarete gittiğini ve eskiden tanıdığı insanları görünce adlarıyla seslenerek hatırlarını sorduğunu söyledi. İnsanların kendi adlarını hatırlamasına verdiği ilginç tepkilerden sonra da onlara sadece meşhur olduğunu hafızasını kaybetmediğini söylemiş.


İşte sevgili dostlar, bir dünya yıldızı ile yaşı geçmeden karşılaştığımda yaşadığım bir anım. İçinde hayata dair herşey var. İsteyen istediği kısmı almakta ve kendine göre yorumlamakta serbesttir. Benim için önemli olan Türkiye'de gözünün önünde yaşananları göremeyen milyonlara, millet vekillerine ve federasyon yetkililerine inat elin Hollandalısının bu denli yıldız bir futbolcu da olsa şikeyi ve şikecileri görüyor ve biliyor olmasıydı. Rafael'in bildiğini UEFA'da bildiği için şu an hak ettiğimiz yerde, Şampiyonlar Ligi'nde mücadele ediyoruz. Platini ile karşılaşmadım ama kim bilir belki bu aralar Paris'e yolum düşerse ve onunla da karşılaşırsam benim Trabzonspor'lu olduğumu duyunca eminim, sen hiç merak etme biz şikecilere gereken cezayı ülkenizi ve futbolunuzu yönetenlere rağmen vereceğiz olacaktır.


Saygı ve sevgilerimle,


Kuyumcu

2 yorum:

  1. ellerinize sağlık...
    ayrıca, caps yok mu caps :)

    YanıtlaSil
  2. Eline sağlık Enderciğim. Nefes almadan okudum desem yeridir.

    YanıtlaSil