İki
takımın bu haliyle gol atmasının mucizelere bağlı olduğu ilk 45 dakikada kaleye
gönderilen toplam sekiz şuttan hiçbir tanesinin isabetli olmamasında
oyuncuların vurdumduymaz tavırlarının yanında yeteneklerinin de kısıtlı
olmasının payı büyüktü.
Trabzonspor
takımı rakip kim olursa olsun, hangi taktik anlayışıyla oynarsa oynasın bir
türlü oyuna ağırlığını koyamıyor. Bunda oyuncuların birbirleriyle olan
yardımlaşmalarının eksikliğinin yanı sıra sürekli yan ve geri pas yapmalarının
ve sorumluluk almaları beklenen Zokora ve Sapara’nın etkisiz ve kaçak oyunların
da payı oldukça fazla.
Her
iki takım adına da gelmesi mucizelere bağlı olan gol Antep adına Mustafa Yumlu
mucizesiyle geldi. Antep’in ligdeki ilk golünde en az Mustafa kadar payı olan
diğer bir oyuncu da Zokora idi. Serdar Özbayraktar’ı fiziksel olarak değil de gözleriyle
takip etmeyi tercih eden siyahi futbolcu geldiği günden bu yana yarattığı hayal
kırıklığına bu maçta da devam etmiş oldu.
Hocasının
ve başkanının yapılan yanlış ve eksik transferler için sürekli basın yoluyla
birbirlerini suçladığı bir takımın sahadaki oyuncularının 10 kişi kalan rakibi
karşısında bile geride oldukları bir karşılaşmada bu kadar vurdumduymaz
tavırlar sergilemesi balığın maalesef baştan koktuğunun belgesidir.
Futbol
her türlü sonuca açık bir karşılaşmadır ve yenmek kadar yenilmek de oyunun bir
parçasıdır ama milyon avroları alıp sahada uyur gezer gibi dolaşmak en hafif
tabiri ile taraftara karşı saygısızlıktır. Antep karşılaşmasında alınan
yenilgide başkanından hocasına, futbolcusundan malzemecisine kadar bu çatı
altında bulunan herkesin suçu var. Artık herkesin suçunu kabul edip telâfi
etmek için elinden geleni yapma zamanıdır.
Bu
kulübü bu kadar acziyet içine düşürmenin ismi ya da unvanı ne olursa olsun hiç
kimsenin hakkı yok. Ya bu yarattığınız garabetin sorumluluğunu alın ve düzeltin
ya da bu işi yapamadığınızı kabul edip yapabilecek olanların önünü açın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder