3 Ocak 2012 Salı

Allah Aşkına Şenol Hocam !

Gerek Şenol Güneş’in gerekse camianın genelinin iddia ettiği gibi takımın kötü oyunun asıl sebebinin yorgunluk olmadığı, yetenek eksikliği ve yanlış oyuncu tercihleri olduğu bu günkü maçta bir kez daha ortaya çıktı. Takım ne kadar iyi niyetle mücadele etmeye çalışırsa çalışsın, ne kadar gayret gösterirse göstersin bir türlü devir almayan araba misali gitmiyor. Zaten bu oyuncu tercihleri ve bu oyun anlayışıyla da gitmesini beklemek hayalcilikten de öteye saflık olur. Sizi bilmem ama ben o kadar saf değilim.
Bundan önceki bütün yazılarımda yazdım ama bir kez daha söyleyeyim. Bu takımın sağ beki Celutska’dır, Serkan’ın sağ bek oynadığı bir savunma bu günkü gibi sürekli açık vermeye mahkumdur. Bir diğer husus da Adrian’ın futbolculukla uzaktan yakından alakası olmadığı gerçeğidir. Maçta kullandığı bütün topları doğrudan rakibe atarak belki de bir dünya rekoruna imza atmış olmasına rağmen Guinness rekorlar kitabına sırf gerekli yetkililer burada olmadığı için girememiş olması kendi adına bir talihsizliktir. Gerçi geç kalınmış sayılmaz, Adrian’ın oynadığı her hangi bir maça Guinness’li yetkilileri çağırmak yeterli olacaktır. Adrian bundan sonra da bu performansını sergilemeye devam edecektir.
Şenol Hoca’nın takımın hücum organizasyonlarına çeşitlilik getirmesi gerektiği halde, sadece Burak’a bağlanmış olan gol umutları her ne kadar bu maçta meyvesini vermiş olsa da ilerleyen maçlarda şans bu denli yanımızda olmayacaktır. Manisaspor 1-1’i yakaladıktan sonra veteran oyuncusu Murat Erdoğan sayesinde oyunun kontrolünü tamamen eline aldı ve kaçırdığı üç net gol pozisyonu ile hak ettiği 3 puana ulaşamadığı gibi Colman Burak yapımı gole engel olamayarak fazlasıyla hak etmiş olduğu 1 puandan da oldu. Bir yanda üç kuruşa top oynayan Murat Erdoğan bir yanda 5,3 milyon avroya sahada dökülen Adrian. Bu insanların aynı mesleği yapıyor olmaları bile futbola ihanettir.
Sahada ne yaptığı belli olmayan ve girdiği bir iki kademe haricinde hiçbir olumlu hareketi bulunmayan Volkan tüm taraftarları olduğu gibi beni de hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyor. İlginç olan bu kötü performansa rağmen Şenol Hoca’nın Adrian’a gösterdiği sinir bozucu sabrı Volkan’a da göstermiş olmasıdır. Aslında sahadaki bu silik ve kişiliksiz futbolun sorumluları sadece bu futbolcular değil. Sezon başında takımı dağıtıp futbolcu bile olduklarından şüphe ettiğim, ne olduğu belirsiz yabancıları takıma dolduran ve gelinen şu aşamada bile gerekli takviyeleri yapmaktan kaçınan başkan ve yönetim bu tablonun asıl sorumlularıdır. Büyük bir sabır ve kararlılıkla camianın bütün dinamiklerinin 3 Temmuz’da başlayan Şike skandalı sürecinde arkalarında durmalarını yanlış okuyarak ve fırsatçılık yaparak sezon başı yaptıkları hataları sürdürmeleri de affedilecek gibi değildir ama süreç tamamlanana kadar maalesef bunu kullanmaya devam edecek gibi görünüyorlar.
Gelelim Trabzonspor açısından günün olumlu olaylarına. Her şeye rağmen alınan 3 puan sevindirici. Tolga, Giray ve Burak’ın iyi performansları devam ediyor. Aykut bu takımın ikinci yarıda en büyük kazancı olacaktır. Tam anlamıyla bir orta saha oyuncusu. Oyunun iki yönünü de oynuyor, yaptığı bütün hamleler yerinde, top kullanması ve oyun görüşü de oldukça iyi. Bu açıdan Zokora’nın gidiyor olması düşünülenin aksine bu takımı olumsuz yönde değil, olumlu yönde etkileyecektir.
Olcan’ın takıma katkısı olacağı kesindir ama tek başına verebileceği şeyler sınırlı olacaktır. Olası bir Jaja  ( ya da benzer özelliklerde bir oyuncu ) hamlesi oyunun akışındaki kesintilerin önüne geçeceği gibi Colman’ı da geçen seneki görevine döndürüp takım savunmasını güçlendirebilir. Bunun yanında yapılması zorunlu olan  sol stoper takviyesi ve Burak’ın yükünü hafifletecek ve onu tamamlayacak iyi bir santrafor  hamlesi bu takımın oyun bütünlüğünü oturtması açısından kaçınılmazdır. Aksi halde bu takım üç aşağı beş yukarı bu günkü görüntüyü sergileyecektir.
Sözlerimi Şenol Güneş hocamıza seslenerek bitirmek istiyorum. Hocam seni çok seviyorum ve ömrünün sonuna kadar da bu takımın başında kalmanı istiyorum, hatta kendini hazır hissettiğinde de bu takımın başkanı olman gerektiğini düşünüyorum ama Allah aşkına şu takımın kurgusuyla oynama. Celutska sağ bek, Cech ya da Ferhat sol bek oynasın ve her ne şartta olursa olsun şu Adrian’ı da takıma koyma. Yönetime de gerekirse medya yoluyla rest çek ve gerekli transferlerin yapılmasını iste, yoksa o koruduğun yönetim kendilerine yönelecek ilk tepkide seni aslanların önüne atmaya kalkacaktır.
Saygı ve sevgilerimle,
Kuyumcu

1 yorum:

  1. "Sözlerimi Şenol Güneş hocamıza seslenerek bitirmek istiyorum. Hocam seni çok seviyorum ve ömrünün sonuna kadar da bu takımın başında kalmanı istiyorum, hatta kendini hazır hissettiğinde de bu takımın başkanı olman gerektiğini düşünüyorum ama Allah aşkına şu takımın kurgusuyla oynama. Celutska sağ bek, Cech ya da Ferhat sol bek oynasın ve her ne şartta olursa olsun şu Adrian’ı da takıma koyma. Yönetime de gerekirse medya yoluyla rest çek ve gerekli transferlerin yapılmasını iste, yoksa o koruduğun yönetim kendilerine yönelecek ilk tepkide seni aslanların önüne atmaya kalkacaktır." hocam bu söylediklerinin altına noktası virgülü dahil omak üzere imzamı atarım.Yine çok güzel bir Trabzonspor değerlendirmesi yapmışsın beğenerek izliyor ve TS li dostlara da okumalarını tavsiye ediyoruz.Ben de ekliyorum gol becerisi iyi seviyede hücumda etkinliğimizi arttırıp , gol kısırlığımızı azaltacak bir santrafor almalıyız.defansı yönetecek ve oyunu 2. ve 3. bölgelere aktarmayı başarcak bir stoper ihtiyaçtır.Bu oyuncular olmadan sahada ki 11 amiyane bir tabirle çakma bir onbirdir.Başka zaman olsaydı maddi bir sorun diyelirdi yönetim fakat bu oyuncuları alacak zaman ve paraya sahip durumdayız.Son olarak Sevgili Şenol Güneş'in sizin de söylediğiniz gibi oyuncuları yanlış yerde oynatması ( bkz. Celutska örneği ) ; Ziya Doğan hocanın forvet arkası Marcelinho 'yu sol açık oynatmasını anımsatıyor ve mide ağrıları geçirtiyor.

    YanıtlaSil