90 dakika oynanan oyuna bakarak konuşacak olursak ortaya çıkan 4-1’lik skor iki takımın da hak ettiği skor değildi. Karşılaşmanın büyük bir bölümünü 10 kişi oynayan Eskişehir her ne kadar sahadan farklı mağlup ayrılmış olsa da oyunun genelinde doğruları yapan takımdı. 10 kişi kalana kadar Trabzonspor kalesini abluka altına alan Eskişehir temsilcisi Hürriyet atıldıktan sonra da rakip alanda oynamaya devam etti. Ersun Yanal takımlarının tipik özelliği olan rakip alanda kalabalık adamla topa sahip olma ve kaptırılan toplarda basketbol taktiğiyle hücum bölgesinde Yugoslav faulü yapma alışkanlığı oyun olarak meyvesini vermek üzereydi ki Trabzonspor’un yardımına Hürriyet yetişti.
Trabzonspor takımında değişen hiçbir şey yok. Ligin başından beri sergiledikleri ağır aksak futbolu sergilemeye devam ediyor bordo mavili oyuncular. Bunu yaparken de yük hep aynı futbolcuların sırtına biniyor. Bu oyuncular formda olduğu ve yardımlaşarak oynadıkları zaman oyuna ağırlıklarını koyup galip gelme şansları artarken, sorumluluklarını yerine getiremedikleri maçlarda ise puan kayıpları kaçınılmaz oluyor.
Sıkça dile getirilen savunma hatalarının aksine Trabzonspor takımının yumuşak karnı orta sahasıdır. Colman sezon başından beri sergilediği sorumsuz ve hatalarla dolu oyununu devam ettirmekte inat ettiği sürece, Alanzinho aldığı topları kolayca kaptırıp rakibini kovalamadığı sürece bu takımın savunması toparlanamaz. Bu ikilinin savunmadan aldıkları topları hücum bölgesine geçirmeleri ve sadece pas atıp seyretmekle kalmamaları ileride oynayan Burak ve Olcan’a yardımcı olmaları da gerekiyor. Nitekim silik de olsa dönem dönem bunu yaptıkları zaman Trabzonspor etkili ataklar geliştirdi ama çoğu zaman savunmadan top alıp oyun kurmadıkları için Burak’a oynanan uzun toplar gereksiz yere Burak’ın da yorulmasına sebep oluyor. Orta sahadan hücum anlamında zaten yeterli yardımı görmeyen Burak bir de her atılan topa koşunca rakip savunmayla boğuşurken zorlanıyor.
Eskişehir takımı eksik kaldıktan sonra bile Trabzonspor kalesine 5-6 kişiyle gelmesine rağmen Trabzonspor karşı kalede hep 1 ya da 2 kişiyle gol aradı. Burada Şenol Güneş’e çok iş düşüyor. Bu takımın hiç değilse eksik kalan rakibine karşı topun kontrolünü elinde bulundurması, daha fazla adamla hücum etmesi, topu kanatlara daha fazla indirmesi ve yapılan ortalarda ceza sahasında daha kalabalık olması gerekiyor. Alınan sonuç kimseyi yanıltmasın, zira atılan 4 golün 3 tanesi rakibin bireysel hatalarından kaynaklandı ve her zaman Ersun Yanal gibi risk alan bir hoca ve bu denli bireysel hata yapan son adamlar bulamazsınız.
Geçen hafta Henrique hamlesi yapan Şenol Hoca’dan açıkçası bu maçta hiç olmazsa Halil çıkınca aynı hamleyi beklerdim. Celutska’nın sarı kartı olan Serkan’ın yerine ikinci yarıda oyuna alınması her ne kadar akıllı bir hamle olsa da ilk 11’de yer alması daha mantıklı olurdu diye düşünüyorum. Zokora’nın yokluğunda seçenekleriniz azalmış olsa da Colman’ın özellikle vurdumduymaz oynadığı günlerde kenara alınıp yerine Olcan’ın çekilebileceği ya da Serkan’la değiştirilebileceğini düşünüyorum. Adrian’a da beni yanıltmadığı için bir kez daha teşekkür etmekle yetiniyorum bu günlük.
Toparlamak gerekirse emek hırsızlığına yardım ve yataklık eden bir camianın gerek deplasmanda gerekse Avni Aker’de skor olarak bozguna uğratılmış olması taraftar açısından keyifliydi. Bunu yaparken oyun olarak da üstünlük sergilenmiş olması gerekirdi ama olmadı. Bugünkü maç bir kez daha gösterdi ki bu takımın en az 3 tane kaliteli takviyeye ihtiyacı var. Bu kadar karışık bir dönemde ve başka mecralarda mücadele verirken yönetimin bu yönde adım atacağını düşünmemekle birlikte en azından bir Alper hamlesinin şık ve yerinde olacağını düşünüyorum. Biz taraftarlara düşen ise her şartta takımımızın arkasında olmak ve onlara her maç koşulsuz destek vermek.
Saygı ve sevgilerimle,
Ender Kuyumcu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder