Dünyanın bütün demokratik ülkelerinde suçluları cezalandırmaya yönelik uygulanan kanun ve kurallar bizim ülkemizde suçlu olduğu açık da olsa güçlü olanı korumaya ve kollamaya yönelik uygulamalarla devam ediyor. Bunu yaparken de elmalarla armutlar sık sık karıştırılıyor.
Geride kalan dokuz aya yakın kaos sürecini sona erdirmesi beklenen ve bunu yapacak gerekli siyasi gücü de elinde bulunduran başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın son on gündür yaptığı yorum ve hamleler beni bir yurttaş olarak büyük hayâl kırıklığına uğrattı.
İlk olarak UEFA başkanı Michel Platini ile görüşen ve sonrasında UEFA genel kurulunda konuşan sayın başbakanın kişilerle kulüpler ayrılsın isteği önce Infantino sonra da Platini tarafından UEFA kanunlarına aykırı olduğu için kabul görmedi ve bir kez daha elmalarla armutları karıştırmamamız istendi elinizde yeterli delil var denilerek.
Şimdi sayın başbakana sormak istiyorum;
- Şike olaylarını kişiler yapmış olsa da, bunun sonucunda elde edilen kupa kişilere mi yoksa mensubu oldukları kulüplere mi verilmiştir?
- Sizin ayrılsın dediğiniz kulüp ve kişiler 3 Temmuz gününden bu yana birbirlerinden ayrılmış mıdır?
- Daha üç gün önce kazanılan Avrupa şampiyonluk kupası bayan voleybolcular tarafından mahkeme salonuna Aziz Yıldırım’a götürülmek istenmemiş midir?
- Bu kulübün sporcuları, taraftarları, yöneticileri her türlü beyanlarında Aziz Yıldırım ve diğer tutukluları savunup statlarda maskeleriyle ve üzerine resimlerinin basılı olduğu t-shirtlerle dolaşmamış mıdır?
Bununla da yetinmeyip bugün gerekirse beş sene Avrupa’ya hiçbir takımız gitmesin kendi aralarında oynasınlar deyip üstüne üstlük örnek olarak da İngiltere’yi ve Margaret Thatcher’i göstermeniz sözün bittiği yerdir sayın başbakan.
Gelin isterseniz elmalarla armutları biz ayıralım. Margaret Thatcher suçun ve suçluların cezalandırılması için İngiliz takımlarına ceza verilmesini destekledi, hatta 3 sene olarak düşünülen cezanın beş seneye çıkarılmasını sağladı ve dedi ki, ‘ Biz uluslararası arenada tekrar boy göstermeden önce futbolumuzu bu holiganizm’den temizlemeliyiz’ ve aynen öyle de yaptı. Onun için bugün bizim statlarımızda her türlü şiddet eksik olmazken onların statlarında medeni bir şekilde maçlar seyrediliyor.
Ek olarak da sayın başbakana şunları sormak isterim;
- Bir kişinin yaptığı bütün camiayı bağlamamalı ve cezasını bütün camia çekmemeli diyorsanız, bir kulübün yaptığının cezasını bütün kulüp takımlarının ve milli takımların çekmesi adil midir?
- Hukuk Profesörlerinin oluşturduğu Etik Kurul tarafından iki kere aklanmasına rağmen diğer kulüpleri de Fenerbahçe ile aynı kefeye koyup suçluymuş gibi göstermek adil midir?
- Sizin belirttiğiniz gibi sekiz takım suçlu olsa bile kanun koyucuların ve uygulayıcılarının görevi bir suç varsa cezasını mı vermektir, yoksa olayı ört bas mı etmektir?
- Geçen sene alın terleri ile kazandıkları şampiyonlukları ellerinden çeşitli oyunlarla alındığı delillerle kanıtlanmış olan Trabzonspor camiasının emeklerinin gasp edilmesi adil midir?
- UEFA yetkililerinin bir bakışta gördüğünü görmemek için gözlerimizi bağlasak bile vicdanlarımızın sesini duymamak mümkün olacak mıdır?
- Son olarak; Türk insanının hak ettiği adaleti Avrupa’nın kurum ve kuruluşları yerine kendi devletinden beklemek hakkı değil midir?
Saygı ve sevgilerimle,